23 Temmuz 2009 Perşembe
Fenerbahçeli Olmak
Fenerbahçe kelimesini büyülü bulmaktır
Fenerbahçe kelimesi altında gizlidir
Fenerbahçe yazarken baş harfini küçük yazdım diye‚ derin bir sancı duyup düzeltmektir.
Fenerbahçeli Olmak
Sarıyla‚ laciverttir.
Sarı ve lacivertin verdiği huzuru hissedebilmektir.
Kırmızı giymemektir.
Sarının nurunu yüzünde‚ lacivertin asaletini yüreğinde hissetmektir.
Sarı sesini duyduğu zaman düşünmeden lacivert diye tepki vermektir.
Fenerbahçeli Olmak
Yenilgiden sonra bile‚
dışarıda Fenerbahçe formasını gururla taşıyarak dolaşmaktır.
Mağlup olunan maçtan sonra bile
mücadele eden takımını alkışlamaktır.
Şampiyonluk kaybedilse bile‚
balkona Fenerbahçe bayrağı asmaktır‚
üzerine asil çubuklu forma varken‚
başın dik yürüyebilmektir.
Apartmanda boydan boya asılı başka bir takımın bayrağını görünce‚
kendi balkonun derhal Fenerbahçe bayraklarıyla kapatıp orda farklı bir şey olduğunu belirtmektir.
Kaçan şampiyonluktan dolayı eşinin hırstan‚
senden daha çok fanatik olması demektir.
Şampiyonluğu kaybettiğin maçta bile‚
gırtlağın patlayıncaya kadar Fenerbahçe diye bağırabilmektir.
Fenerbahçeli Olmak
Gümüşsuyundan aşağı kolkola
"Fenerbahçem benim biricik sevgilim"
tezhuratıyla‚aşağıda 25 bin beşiktaşlının olduğunu bilerek yürümektir.
"Trübünlerde‚ hep dillerde‚ bu sevda bitmez gönüllerde‚
dar ağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe" diyebilmektir.
Ailen seni arkadaşında zannederken‚
samiyen ve inönü deplasmanına gitmektir.
Fenerbahçeli Olmak
6alatasaraya gol attığımızda‚ yanıdaki renktaşa sarılıp‚
kucak kucağa trübünden yuvarlanmaktır.
Her 6alatasaray maçından sonra başı dik yürümektir.
Oturduğun apartmanın altındaki market sahibi‚
6s amblemi astığı için ondan alışveriş yapmamak‚
500 metre ilerideki Fenerbahçeli Osman Abi´den alışveriş yapmak demektir.
Tatilde Fenerbahçe havlunla güneşlenirken‚
yanından geçen ve seninle dalga geçmeye çalışan rakip takım taraftarına‚hiç istifini bozmadan elinle 6 işareti yapmaktır.
6alatasaraylıların çoğunlukta olduğu bir yerde
Fenerbahçe diye bağırmaktır.
Fenerbahçeli Olmak
Ölümsüz sevgiden‚ kara sevdaya düşmüş gibi yataklara düşmektir.
Kafada başlayıp‚ kalpte biten bir aşktır‚
öyleki sadakatsizliği kaldırmaz‚ ne vatana ne renklere.
Sevgilin "beni mi daha çok seviyorsun Fenerbahçe´yi mi" dediği zaman
"tabiki Fenerbahçe" demektir.
Sarışın sevgiliye kırmızı giymemesi için baskı yapmaktır.
Yeni kız arkadaşına derhal Fenerbahçe ürünleri almak‚
onun kafasına her zaman senin için Fenerbahçe´den sonra geleceğini sokmaktır.
Fenerbahçeli Olmak
Geçmişe bağlılık‚ geleceğe sağlam bakmak demektir.
Herşeyden vazgeçilir ama‚
Fenerbahçe´den vazgeçilmez düşüncesine erişebilmektir.
Hayata tutunacak dal kalmadığı zaman‚
tek mutluluğun Fenerbahçesinden geçtiğine inanmaktır.
Yakınlarına "eğer ölürsem‚beni Fenerbahçe bayrağıyla gömün" vasiyetinde bulunmaktır.
Artık hayatta olmayan ailesinin yerine‚
Fenerbahçe´yi koyabilmektir.
Fenerbahçeli Olmak
Sevinmektir‚ ağlamaktır.
Diğerleri gibi olmamaktır.
Gururla söyleyebileceğin aşkı yaşayabilmektir.
Cesur bir yüreğe‚
dürüst bir kalbe ve
kayıtsız şartsız sevgiye inanmayan kimse‚
bu duyguyu bilemez.
Fenerbahçeli Olmak
"Yahu sen napıyorsun? O dağları nasıl aşarsın? Sen karıncasın‚ölürsün" dediklerinde‚
"hiç olmazsa yolunda ölürüm" demektir.
22 Temmuz 2009 Çarşamba
21 Temmuz 2009 Salı
HERKES HADDİNİ BİLECEK
Black Stocking = 9 Subaylar = 4
TEMMUZ AYI NAKLEN YAYINLAR
21 Temmuz Salı
19:00 Hoffenheim - Fenerbahçe (Euro Futbol)
20:00 Heerenveen - Trabzonspor (Futbol Smart)
20:30 Türkiye U19 - İspanya U19 (Show TV) U-19 Avrupa Futbol Şampiyonası
22 Temmuz Çarşamba
06:00 Chelsea - İnter (NTVspor)
19:00 Bursaspor - West Ham United (Olay TV)
23 Temmuz Perşembe
21:00 Galatasaray - Tobol (Futbol Smart)
24 Temmuz Cuma
16:30 Türkiye U19 - Fransa U19 (Eurosport))
19:00 Bursaspor - Denizlispor (Olay TV)
19:15 Celtic - Al Ahly (Kanaltürk)
22:00 Tottenham Hotspur - Barcelona (Kanaltürk)
25 Temmuz Cumartesi
03:00 AC Milan - Chelsea (NTVspor)
19:00 Bochum - Trabzonspor (Futbol Smart)
21:30 Lyon - Beşiktaş (Futbol Smart)
26 Temmuz Pazar
15:15 Barcelona - Al Ahly (Kanaltürk)
18:00 Tottenham Hotspur - Celtic (Kanaltürk)
27 Temmuz Pazartesi
00:00 AC Milan - İnter (NTVspor)
17:00 Türkiye U19 - Sırbistan U19 (Eursport))
28 Temmuz Salı
21:45 Anderlecht - Sivasspor (?)
29 Temmuz Çarşamba
19:30 Boca Juniors - Manchester United (NTVspor)
21:45 AC Milan - Bayern Münih (NTVspor)
23:30 Beşiktaş - Porto (Futbol Smart)
30 Temmuz Perşembe
19:30 Boca-Manchester mağlubu/ Milan-Bayern mağlubu (NTVspor)
21:45 Boca-Manchester galibi / Milan-Bayern galibi (NTV/NTVspor)
31 Temmuz Cuma
18:00 Eskişehirspor - Ankaraspor (TRT)
20:00 Gençlerbirliği - Ankaragücü (TRT)
1 Ağustos Cumartesi
18:00 TSYD Ankara 3.lük maçı(TRT)
22:00 TSYD Ankara Final (TRT)
2 Ağustos Pazar
21:00 Beşiktaş - Fenerbahçe (Fox) Süper Kupa
Credit:Tribündergi
CRISTIAN VE DOS SANTOS
Fenerbahçe'nin iki yeni transferi Cristian ve Dos Santos için Alper Öcal dostumun dün gece yazdığı yazıyı tavsiye ederim. Brezilya Ligi, mutfağa çay tazelemeye gidip geldiğinde bile topun aynı adamda olduğu bir lig olduğundan ben seyredemiyorum. Dos Santos için bir İtalyan gazetecinin yorumu "Maicon'un sol ayaklısı" olmuştu. Sol açığı teslim alacak ve çok iş yapar. Cristian'ın Maldonado ve Josico'dan kötü olma şansı var mı? Tecrübeli bir ön libero daha iyi tercih olabilirdi. Inter'de kapı önüne koyulan Patrick Vieira mesela... İki Brezilyalı da Daum'un laptopundan çıkmadır, buna eminim. Bir stoperle transferi kapatmayı hedefliyor Fenerbahçe. İki Brezilyalının transfer maliyetlerine gelince Dos Santos için 7 milyon, Cristian için 5 milyon euro bonservis ödediği yazılmış dış basında.
Vedat Okyar (1945 - 2009)
Ölmez dediğimiz insanlar, hiç ölmeyecek sandığımız adamlar birer birer göçüyor. Her göçen de bizden bir parçayı yanında götürüyor. Gönlümüze hüznü doldururlarken en ağdalısından, aslında bir de mesaj veriyorlar en hakikatlısından; "Ben sıramı savdım.. Şimdi sıra kimde ?" Kim bilir.. Belki de bizde..
Güle güle Vedat Okyar.. Güle güle candan, samimi, iyi insan.. Toprağın bol olsun, rahat uyuyasın...
17 Temmuz 2009 Cuma
DİREKLERİ DÖVDÜK
Maçın genelinde rakibe futbol nasıl oynanır gösterdik.Aramıza yeni katılan Recep müthiş oynadı.Futbolun gerektirdiği herşeyi yaptık.Ama dün bizim en büyük rakibimiz direklerdi.Geçemedik onları.Toplam 8 topumuz direkten döndü.Yanlış okumadınız 8 (sekiz).Maçın sonucu son dakilarda,Ünsal'ın orta yaptığı pozisyon gol oldu ve 4 : 3 mağlup olduk.
16 Temmuz 2009 Perşembe
EVLADIMA MİRAS BU SEVDA
Herkese babasından katlar,yatlar,malikaneler,saraylar kalmıyor.Baba mirası kimi zaman Fenerbahçelilik oluyor,babandan aldığın bayrağı yere düşürmemek için koşturuyorsun Fenerbahçenin peşinden,koruyorsun mirasını.Babanla oturduğun zamanda,kavga etmeden konuşabildiğin şeyler kısıtlı zaten,en iyi anlaştığın nokta Fenerbahçe oluyor.Beraber seviniyorsunuz,beraber küfrediyorsunuz,yaptığın serserilikler bile alttan alta hoş karşılanıyor,söze gelince kızılsa,nasihat edilse bile.Aynı hisleri,heyecanları o da yaşamış çünkü zamanında,ona da bu virüsün nerden bulaştığını ölüm döşeğindeki dedenizin babanıza 'Fenerin maçı noldu' sorusuyla anlıyorsunuz, sizde bu bayrağı evladınıza geçirmenin hayalini kuruyorsunuz.Halit abimizin de dediği gibi,Fenerbahçeliler baba mirasını korumayı iyi bilirler,ne pahasına olursa olsun..
SEN ÖLDÜĞÜNÜMÜ SANIYORSUN ? (2) NUR İÇİNDE YAT ÜSTAD...
İslam Çupi (1932 - 2001)
Ruhun şad olsun "Büyük Fenerbahçeli.." Seni öyle özlüyoruz ki.. Affet beni, iş güç derken 6 Şubatı kaçırdım. Seni burada anamadım. 3 gün gecikmeyle de olsa, kabul et be büyük usta...
Fenerbahçe Yenilmez
Bu bir Fenerbahçe destanıdır.
Bu 4-3'luk kupa destanını gören yaşı yirmilik Fenerbahçe taraftarı, bir 30 yıl, Galatasaray-Fenerbahçe rekabeti söz konusu olduğunda hep bu maçı anlatacaktır, bobürlenerek Fenerliliğini höpürdeterek.
Ve Fenerbahçeli bu destan maça şöyle bir kabadayılık asacaktır; "biz onlara ilk yarıda 3 gol avans verip, Galatasaray'ı kupada pacavra ettik."
Ne müthiş ne uyunamaz bir kabus ilk devresi idi Fenerbahçe için.
Baldırına çok iri bir bandaj geçirmiş bir Oğuz maç başlamadan önce çimene pek nazlı koyduğu sol ayagı ile Fenerbahçe için sakatlıktan sonra gelen bir mutluluk muydu, yoksa hiç çözülemeyecek bir bilmece miydi ?
Fenerbahçe'nin mevsim başından beri bir türlü klas ve emek disiplinine sokamadığı geri dörtlüsü, Prekazi gibi umulmadık uzak goller vuran, Uğur gibi çok ters gol kontratakları çıkaran, Tanju gibi onsekiz dışı ve içi hareketlerde esrarengiz file senaryolari yazan rakipler karşışında, ne kadar başarılı bir defans grafiği çizeceklerdi ?
Maç başladıktan sonra görüldü ki Oğuz'un o sol ayağı Tanrı'dan kendisine verilmiş bir sol ayak degil, sonradan takılmış tahta bir bacaktı sanki.
En basit top kontrolunu yapamiyor, o sihirli ve rahat diriplinglerine kisilik koyamıyor, oyunun Galatasaray orta sahasina doğru kaçışını çaresiz gözlerle seyrediyordu.
Oğuz kaybolmuştu, arkasından Fenerbahçe kaybedecekti belki de.
Çünkü alabora olan Fenerbahçe orta saha gemisinden sonra bu alanın gerisinde titrek bir filika gibi oynayan geri dörtlü, gittikçe kabaran ve haşinleşen Galatasaray denizinin üstünde fazla canlı olarak kalamayacaktı.
Maç iri bir orkinos ağı gibi örülüyordu Fenerbahçe'nin üstünde.
Çok iyi oynamaya basladığı zamanlar, eksantrik görüntülerle Galatasaray defansının önleyemediği gol pozisyonu bulduğu zamanlar, Deda'nın dönmüş düdüğüne teknik tavırlar koyduğu zamanlar.
Ne oldu biliyor musunuz ?
Fenerbahçe Galatasaray'dan 3 gol yedi.
Biri acemi savunma hareketli Ergin'in penaltısından, ikincisi rakibe sunulmuş ters bir kafa vuruşundan, üçüncüsü yan hakeme göre nizami, tv yayınına göre ofsayt kritik bir hareketten.
Fenerbahçe ile alay ediyordu, Galatasaray kale direkleri.
3-0 yenik Fenerbahçe'nin Hasan'ın ayağından çıkan volesi bile Galatasaray'ın yan odunlarından birisine vuruyordu.
Ne vardı 3-0'dan sonra Galatasaray galerisinde ?
Tribünlerin hepsinde, vatandaş tribününde, basın ve şeref tribülerinde ciklet yerine Fenerbahçe'yi ciğneyen alaylı şapur-şupurlar ve rakibini küçümseyen dudak valsleri.
Avrupa kupasında final hayali görürken kendi hayatını öldüren, Türkiye liginde ise bu yıl hiç doğmamış Mustafa Denizli'nin ortalara çıkıp, piste dikilip, kupanın hiç olmazsa yerlisinde yeni bir final hayatı araması ve bu hayatı yakaladığına inanması o kadar doğaldı ki.
Fakat o Galata Kulesi dibi eski yahudi kılıklı eskiciye benzeyen, her maçtan önce güya Galatasaray'ı ısıtan hamamcı görevini üstlenen Alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken hangi top ilim ve irfanına sığınarak eli ile Fenerbahçe tribünlerine "beş...beş..." işareti yapıyordu ?
O eli Fenerbahçe lavabona sokar sonra.
Bitmemiş bir maçın, en tehlikeli yanı "güven"in dozudur.
Mustafa Denizli ve takımı maçın ikinci yarısına maçi kazanmış ekip güveni ile çıkarken, kendi timinin bünyesine 5 yer değişikligi ile başka bir nefes ve hırs sokan Veselinovic'in Fener ihtarını, ne Galatasaray ne de Mustafa ciddiye aldı.
Herhalde kazandığını düsünen takım, kaybetmeyi düsünmeyen bir ekiple yarışırken, ne onun kadar inançlı, ne onun kadar yırtıcı, ne onun kadar hırslı, ne onun kadar onurlu olabilir.
Bir metafizik golü atan Aykut kaybetmeyi düşünmüyordu.
İkinci devre boyunca Galatasaray yarı sahasında şeytanın bolerosundan figürler yapan Rıdvan kaybetmeyi düşünmüyordu.
Son 45 dakika inanılmaz bir fizik gücü ile orta saha oyuncusu olarak kendi geri dörtlüsünü lehimleyen Müjdat, adam markajını anıtlaştıran Nezihi kaybetmeyi düşünmüyordu.
Galatasaray yarı sahasının sol tarafına hangi sarı-kırmızılı futbolcu gelmişse, onları ayaklarından püskürttüğü eterle bayıltan Hakan kaybetmeyi düşünmüyordu.
Hele hele 90 dakikanın her dakikasında, sahanın her yerinde Galatasaray takımı ile tek adammış gibisine mücadele eden, 3 muhteşem gol atan ve şimdilerde Türkiye'nin en iyi santrforu fetvasını çıkaran Hasan, kaybetmeyi hiç mi hiç düşünmüyordu.
Bu basit bir maç değil, Fenerbahçe için bir tarih maçıdır.
Belki Fenerli bir şair, ilerde bu maç üstüne şöyle bir mısra düşürecektir.
"Fenerbahce yenilmez... Bu forma ile fazla dalga gecilmez..."
MOĞOLLAR
"Ses ayarlarken cura çalıyorduk. Fener gol atınca uğurlu geldi diye bir saat sırf cura çaldık." - Moğollar.
Four Four Two Mart sayısında röportajları var. Her daim dinlediğimiz, ayrı tuttuğumuz, çok sevdiğimiz, büyük usta Moğollar Grubu'nun, tıpkı yıllarca arkasında çaldıkları bir başka büyük usta rahmetli Cem Karaca gibi hasta Fenerli olduklarını biz zaten biliyorduk. Four Four Two yayımlayınca, bloga da not düşelim, dostlara duyuralım dedik. Çal curayı Cahit Baba.. Hem Cem Usta için, hem de Fener için...
SEN ÖLDÜĞÜNÜMÜ SANIYORSUN ?(1) NUR İÇİNDE YAT ÜSTAD...
Halit Çapın (1936 - 2006)
Aslında bugün değil, 29 Temmuz Usta'nın ölüm yıldönümü.. Ama bizim iş tempomuz malum. Büyük Usta İslam Çupi'yi gecikmeli yad etmiştik. Bir diğer Büyük Usta'da, bir diğer Büyük Fenerbahçeli'de bari geç kalmayalım dedik.. Ruhun şad olsun Büyük Fenerbahçeli Halit Çapın.. Seni, kalemini ve Fenerbahçeliliğini çok özlüyoruz.. Özlüyoruz çünkü bizler desencileyin Fenerbahçelileriz.. Nur içinde yat...
Halit Çapın'ın 1987 yılındaki olaylı ve kavgalı FB-Samsunspor (0-0) kupa maçından sonra Fenerbahçe Kulübü ve futbolcularına dönemin Ali Uras federasyonu tarafından verilen cezalardan sonra kaleme aldığı yazı:
BİZ FENERBAHÇELİ'YİZ.. BİZDEN ÇOK ADAM ÇIKAR..
Merhum peder gece rüyama sokuldu usul usul... Ölürken olduğundan daha üzgündü kahrolayım... Ve dahi kırgın ve küskün... Düşleri yönetmek olanaksız...
-"Ne oluyor Fenerbahçe'ye? " diye sordu kaşları çatık...
Özlemiştim...
-"Senin Fenerbahçelilerin çoğu zaten olduğun taraftalar... Kalanlar yaşadıkları halde, sen nasılsan öyleler kanımca... O efsane kişiler, Cihat'lar, Murat'lar, Ahmet'ler, Selahattin'ler, Kamil'ler, Erol'lar, Müjdat 'lar, Fikret'ler, Halit, Lefter, Suphi, Can'lar ve diğerleri, o birbirine forma devreden yenilmez armada... Onlar bu dünyada kahırrrr... Aldırma, senin Fenerbahçe'n değil şimdikiler... İyi ki ölmüşsün... Şimdikiler devşirmeler... Ama taraftar senin taraftarın... Sencileyin bir taraftar...O yüzden oralarda sıkma canını... Sen gösterdin, senlen bildik: Biz Fenerbahçe'liyiz... Bizden çok adam çıkar...
Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon, Samsun, Altay, Gençler, Ankaragücü ve diğerleri ve hepsi olmazsa Fenerbahçe olmaz.. Kabulümdür... Ama Fenerbahçe yoksa saydıklarımın hiçbiri olmaz.. Bu lafım doğrudur... Fenerbahçe 20 milyon taraftarıyla, değil Türkiye'de; dünyada bile başka bir türlü olaydır. Fenerbahçe Mit'tir. Bilmeyenler bilenlere sorar... Dışlayın Beşiktaş'la Galatasaray'ı.. Anadolu takımları sahada yokken, Fenerbahçe Bursa'ydı... Fenerbahçe Samsun'du... Antalya idi, Malatya idi, Zonguldak'dı, Kocaeli, Diyarbakır idi... Abartmasız Fenerbahçe Türkiye idi... Diğerleri devede kulak idi...(Ben de senin !)
Şimdi bana gine küfürler yağacak, telefonla mektupla... Bütün sülalem yıkanacak bir güzel... Vızzz ! Ben her sabah besmeleyle evden çıkarken, "Beş misli fazla" demeyi alışkanlık haline getirmişim... Ona göre.. "Düt demeye dudak gerek"...
Rahmetli Şükrü Gülesin'in bir lafı vardır, diline pelesenk ettiği: Türkiye'de her çocuk Fenerbahçeli doğar, sonra takım değiştirir" diye... (Türkiye İstanbul, Ankara, İzmir değildir sadece) Elinizi yüreciğinize koyun -Yüreciğiniz dedim de Sayın Başkan: Gün gelecek... Yüreciğiniz dizlerini dövecek- öyle yapıp içinizden cevaplayın. Sen Samsun'lu kardeş, sen Malatya'lı, sen Antalya'lı, siz siz hepiniz kardeşler, milli lig kurulmadan neredeydiniz ? Kimle aynı yürek, kimle beraberdiniz ? Sağolun...
20 Milyondan fazla taraftarı olan, her oynadığı takımı ihya eden, bu takıma gönül koymuş kişilere babalarından miras olarak ne kasa kalmıştır, ne malikane... Fenerbahçeliler'in baba mirası Fenerbahçelilik'tir... Ve Fenerbahçeliler gerektiğinde baba mirasını korumayı bilirler... Spor yaparken dövüşmek ayıp ötesi... Anca ben onbeş yıl polis muhabirliği yaptım, en azından yüz cinayet gördüm... Bunların doksanında gerçek katil öldürülendi... Belirtmekte yarar vardır. Siz ne dersiniz Hasbi Bey Ağa ? Evet sporda, sporcularda bazı şeyler ayıp... Amma velakin daha çok yakınlarda, Çok sayın Ali Uras, televizyonda Fenerbahçe'yi nasıl ameliyat ettiğini beşuş bir çehre ile anlatırken ağzındaki Havana Puro az kala bıyıklarını yakayazdı... Az daha gözlerime gireyazdı... Bereket arkam ekrana dönük değildi... Odaya üflediği duman hala duruyor...
Sonra bu en büyük ameliyat sahibi zatın bir lafını okuyorum gazetelerde, gülmekten azkala altıma edeyazdım şu terso günlerimde... Neymiş efendim: "Babıali camiası biraz fazla sarı-lacivertli" imiş üstad için... Camialtı camiası da öyle, ne kadar camia varsa da öyle... Sahi yeni mi öğrendiniz ? Sahayı neden kapattınız ? Kulübü de kapatsanıza... Nasıl olsa şimdi siz 20 milyon kişiyi cezalandıran en büyük Nürnberg değil misiniz ? Fenerbahçe altıncı da, onaltıncı da olsa öcü değil mi ? Fenerbahçe şimdilerde, sadece ismiyle bile bazılarını prostat eder, gecede dört defa teşaşüre kaldırır... Sahi sahayı neden kapattınız ?
Gelecek kuşak Fenerbahçeliler, birilerini ne bir "eski basketbolcu", ne bir "eski Prof." diye anımsayacaklar... Onlar bu olay anlatıldığı zaman kendilerince bilecekler kim olduğunu... Şöhretini, ölümsüzlüğünü, zannımca bu Fenerbahçe Ameliyatı'na borçlu olacak...
Diyorum ki, ben de ölümsüzleşmek için, acep güpegündüz bir saatte gidip Yeni Cami'nin oralarda bir yere yestehlesem mi ?..
Not: Yestehlemek (Lugatı aç bak !)
Halit Çapın - 1987
14 Temmuz 2009 Salı
KOLPA FERHAT
10 Temmuz 2009 Cuma
8 Temmuz 2009 Çarşamba
Süper Lig 2009-2010 Fikstürü
Şimdi bu sıcakta bir teknik adama gidip desen ki "Hocam fikstürü değerlendirir misiniz?". Ben verecekleri cevabı yazayım buraya: "Her takımla iki kere oynuyoruz. Avantajı, dezavantajı olmaz."Öyle işte...
***
(7-9 Ağustos)
Gaziantepspor-Galatasaray
Antalyaspor-Ankaraspor
İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Beşiktaş
Gençlerbirliği-Kayserispor
Bursaspor-Kasımpaşa
Manisaspor-Eskişehirspor
Diyarbakırspor-Ankaragücü
Sivasspor-Trabzonspor
Denizlispor-Fenerbahçe
Derbiler:
5.HAFTA GALATASARAY-BEŞİKTAŞ
9.HAFTA GALATASARAY-TRABZONSPOR
10.HAFTA FENERBAHÇE-GALATASARAY
12.HAFTA TRABZONSPOR-BEŞİKTAŞ
13.HAFTA BEŞİKTAŞ-FENERBAHÇE
17.HAFTA TRABZONSPOR-FENERBAHÇE
7 Temmuz 2009 Salı
Bİİİ MARADONA YAPAR !
Milli takımın hangi stadyumda maçı oynayacağı yıllardır konuşulur durur. Bir kısım maçların tamamen İstanbul'da oynanmasını ister, bir kısım Anadolu'ya da maç verilmesini savunur. İstanbul yanlıları en modern stadyum olan Şükrü Saraçoğlu'nu savunurken, bir kısım da Avrupa'lı takımlar için hala korkulu bir imajı olan Ali Sami Yen'i tercih eder. Anadolu yanlıları Bursa Atatürk Stadyumu'nun bir uğuuru olduğunu savunur, yeni dahil olanlar en son ürünü Kayseri Kadir Has Stadyumu'u ileri sürüyor. Burada bana sorarsanız ülkenin tümünde maça ilgiyi ve milli takıma desteği sağladıktan sonra ülkenin tümüne yayılması gerekir. Söz konusu milli takım olunca destek ve tezahürat açısından çok fazla tezahürat çeşitliliği yok zatem. Yani milli takıma özgü bir tezahürat çıkarmadık son yıllarda ve insanlar kendi takımlarına söyledikleri şarkıları milli takıma uyarlıyor. İlaveten İstanbul'daki maçlarda yeni peydah olan bir "sponsorlara ayrılan bilet" hadisesi var ki bu da takım desteği bir hayli azaltıyor. Bu yüzden ben Anadolu şehirlerine bugüne kadar olandan daha fazla maç verilmesi taraftarıyım. Bir de, yanlış anlamayın ama Fatih Terim dönemlerinde peydah olan bir durum var ki aslen yazı bununla ilgili. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama Terim'in Euro 96 elemeleri döneminde Fenerbahçe Stadı'nda oynanan maç sayısı yok denecek kadar azdı. Maçlar genelde Ali Sami Yen ve İstanbul İnönü Stadı'nda oynanmaktaydı. Tabi Terim'i maçları Fenerbahçe Stadı'nda oynatmama nedeninin yorumu size kalsın ben Maradona'ya geçeyim.
Arjantin 2010 Dünya Kupası elemelerinde 5 Eylül'de kendi evinde Brezilya'yı konuk edecek. Maç Arjantin açısından finallere gitmeyi hemen hemen garantileme maçı. Federasyon maçı River Plate'in stadı El Monumental'e almış. Maradona Boca'lı ruhuyla karşı çıkmış tabi "ben o stadyuma takımı götürmem" diye. Yetmemiş FIFA'ya maçın yerinin değiştirilmesi için bir de mektup yamzış. "Bizim Brezilya maçında desteğe ihtiyacımız var, orada bunu elde etmemiz imkansız" diyor. Tabi bunda River'lı taraftarlardan tepki görmenin korkusu da var. Buenos Aires'te Tanrı olarak görülen bir adama da kimse çıkıp "ne diyorsun sen arkadaş burası milli takım orası Bombonera'ysa burası da Monumental, yerim havanı" diyemiyor tabi. Şimdilik maçın yeri hala aynı görünüyor.
Şimdi bizim ülkede bu milli takımın maçlarını oynayacağı yerler için tartışma kopuyor ya. Bir de bunu düşünün bakalım. Fatih Terim çıkıp "ne Kadıköy'ü, orada desteğin d'si yok, ben milli takımı oraya götürmem" desin.
Fenerbahçe Barış Kupası'nda! :)
Hatırladığınız gibi 24 Temmuz'da İspanya'da düzenlenecek olan Barış Kupası'na Beşiktaş'tan önce Fenerbahçe çağırılmıştı fakat Fenerbahçe'nin Avrupa Kupası maçları nedeniyle katılamayacağını bildirmesi üzerine kupaya Beşiktaş davet edilmişti. Beşiktaş kupaya katılmayı kabul etti ve Barış Kupası'nın resmi sitesine de her takımın olduğu gibi Beşiktaş'ın da tanıtımı konuldu. Fakat kupadaki takımları tanıtan videoda çok ilginç bir detay unutulmuş görünüyor. Yetkililer tanıtımda Fenerbahçe'nin görüntülerini çıkarmayı unutunca ortaya ilginç bir tablo çıkıyor doğal olarak. Beşiktaş'ın tanıtılacağı bölümde Fenerbahçe'nin görüntüleri karşımıza çıkıyor. Takımın yıldız oyuncusu olarak Guiza tanıtılırken, tribünlerdeki ''Tek Kimlik Fenerbahçe'' pankartı da dikkat çekiyor. Bakalım yetkililer turnuva başlamadan bu hatayı düzeltecekler mi.
6 Temmuz 2009 Pazartesi
LEFTER
1925 doğumlu. Futbola Taksim'de başladı. 1947'de Fenerbahçe'ye transfer oldu. İtalya'nın Fiorentina ve Fransa'nın Nice takımlarının da formalarını giydi. Dönüşünde tekrar Fenerbahçe'de oynadı. Sarı lacivertli forma altında 2 İstanbul profesyonel ligi, 3 Türkiye şampiyonluğu yaşadı. Gol kralı oldu. Fenerbahçe formasıyla 423 gol attı. A milli takım formasını 46 kez giydi ve 22 gol attı. Futbol Federasyonu'nun "Altın Şeref Madalyası"nı alan ilk futbolcu oldu. Milli takımda 9 kez kaptanlık yaptı. 1963'te futbolu bıraktıktan sonra Yunanistan'in Egaleo, Güney Afrika'nın Johannesburg takımlarında futbolcu ve antrenör olarak yer aldı. Daha sonra Samsunspor, Orduspor, Mersin İdmanyurdu ve Boluspor'da teknik direktörlük yaptı. Büyük futbolculuğu ile "Ordinaryus" olarak anıldı. Örnek bir profesyonel olan Lefter, golleri ve gole çevirdiği penaltı atışları ile "Ver Lefter'e, yazsın deftere" sloganı ile de Fenerbahçeli taraftarların göz bebeği olduğunu ispatladı.
3 Temmuz 2009 Cuma
KAPTANIN SEYİR DEFTERİ
Maçta genel olarak takımın iyi performans sergilediğini söyleye bilirim.2009 sezonunun formalarını ilk giydiğimiz maçta galipte gelmek isterdik ama olmadı. Rakip takım çok tecrübeli ve profesyonel futbolcuları bünyesinde barındırdığı bir ekip.Gerçektende yetenekli futbolcuları var.Dediğim gibi maçın genelinde iyiydik.Kadroyu tek tek değerlendircek olursam.Kalede Erdal çok başarılıydı ve yediği 6 gol dışında çok pozisyonu kurtardı. Müjdat tek kelimeyle hatasız oynadı.Bence maçın en diri adamıydı.Özgür içinde aynı düşünceleri paylaşıyorum. Çok iyiydi.Havadan pozisyon vermedi.Rakip forvete göz açtırmadı.Emrah defansın sağında oynadı.İleri çıkışlarda iyiydi fakat geri dönüşlerini iyiydi diyemicem.Hırslıydı.Hatta sert oynadı.Benim hatırladığım bir kaç tane sert hareketi vardı.Biraz daha iyi olması lazım.Özkan çalışkandı.Geçtiğimiz haftalarda olan maçlarından daha istekliydi ama yapmak istediği hareketleri yapamadı.Yinede izleyenlere ince bir kaç şov vari pozisyonlar gösterdi.Yinede iyiydi.Ally yine çok mücadele etti.Mükemmel hareketler yaptı.Benim görüşüm ayağında biraz daha az top tutup, şut çekse mükemmel üstü olacak.Kendi yorumumu yapmak istemiyorum ama yinede bir kaç kelime söylemem lazım.Orta sahamızla uyumlu olmaya çalıştım.Bir kaç pozisyonda bana yakışmayacak acemilikler yaptım.Attığım 3 golle görevimi yaptığımı düşünüyorum...İlerki haftalarda daha iyi olacağımızı biliyorum.Takımımız çok iyi herkes görevini yapmaya çalışıyor.
SERKAN ÖZSOY'DAN MAÇIN YORUMU
Fenerbahçe'nin unutulmaz futbolcularından Serkan Özsoy dün akşamki maç hakkında yorum yaptı..Serkan " Genelde maç ortada geçti. Rakip takımda maçı kazanabilirdi ama bizim tecrübeli elemanlarımız sayesinde maçı kazanmayı bildik. Fakat Black Stocking çok iyi bir kadro kurmuş şampiyonluk yolunda en ciddi rakibimiz olarak kendilerini görüyorum. " dedi...
2 Temmuz 2009 Perşembe
BLACK STOCKİNG 2009
ÖZGÜR ÇEK DEMİŞKEN SORMAK GEREK !
Millet şu an Sercan Yıldırım'ı konuşuyor bizim cephede ama ben birkaç gündür yazamadığım, hatırlatamadığım bir şeyin derdine düşmüş durumdayım. Geçen hafta bir arkadaş blogunda değinmişti birkaç cümleyle. Ben kendi cümlelerim yerine, sözü Fenerbahçe Spor Kulübü resmi sitesine bırakıyorum. Daha vurucu olmak adına.. İşte sitedeki 27 Şubat 2009 Cuma tarihli haber;
"...Törende öncelikle söz alan Asbaşkanımız Şekip Mosturoğlu, Özgür'ü yetiştiren ailesine ve hocalarına teşekkür ettiği konuşmasında şunları söyledi: "Sizlere daha önce Abdülkadir'in imza töreninde birkaç genç arkadaşımızı daha transfer edeceğimizi söylemiştim. Bugün, gençleştirme projesiyle ilgili bir adım daha atıyoruz. İlk örneği Özgür Çek. Altyapımızda yetişen genç arkadaşımız, Pazartesi günü A Takım'la birlikte antrenmana çıkacak. Yetenekli genç futbolcuları kulübe kazandırma amaçlı projemiz devam edecek. Özgür'ün babası Kadir Bey'e, Altyapıdan sorumlu yönetim kurulu üyemiz Ömer Temelli'ye ve Altyapı Koordinatörümüz Şenol Çorlu'ya teşekkür ediyorum. Kendisinin üst düzeyde önemli bir futbolcu olacağına inanıyorum ve ona 'Hoş geldin' diyorum"
Altyapı Koordinatörümüz Şenol Çorlu ise öğrencisi hakkında şunları söyledi: "Genç ve yetenekli arkadaşlarımızı kulübümüze kazandırmak öncelikli hedefimizdi. Bu hedefimizi birer birer gerçekleştiriyoruz. Özgür, kişiliğiyle, karakteriyle ve yeteneğiyle uzun yollar Fenerbahçe'ye hizmet edecektir. Kendisinden sonra gelecek arkadaşlara da örnek oluşturacaktır.
...İmza atan yeni transferimiz Özgür Çek de son olarak söz aldı ve "Beni buraya layık gören Başkanımız Aziz Yıldırım'a ve Yönetim Kurulu'na teşekkür ediyorum. Bana olan güvenlerini boşa çıkarmayacağım. Bu formanın ne kadar büyük olduğunu biliyorum. Ve karşılığını vereceğime inanıyorum. Roberto Carlos benim örnek aldığım bir futbolcu. Onunla aynı takımda olmak ve idmanlara çıkmak çok heyecan ve gurur verici." dedi.
Özer Hurmacı'nın transferini duyuran medya organları ne yazmıştı? Fenerbahçe, Özer Hurmacı'ya karşılık 4.2 milyon Euro ile İlhan Parlak ve genç futbolcu Özgür Çek'i vermeyi kabul etti.
Şayet bir şeyler kaçırdıysam cahilliğime verin. Bu haber ilk çıktığında Özgür Çek'in verilemeyceği söylenmişti. Daha sonra sordurdum bunu birilerine, böyle bir şeyin olmadığı söylendi. Madem öyle, bu sefer de şunu soralım; bu ne perhiz be birader? İlla orada pişip, milyonluk bonservis bedeline ulaşması mı gerekiyor bu adamın A takımda Fenerbahçe formasını giyebilmesi için? Hakkında onca övgü varken, milli takımlardaki başarıları ve memlekette zor bulunan bir mevkide oynuyor olmasına rağmen neden gönderdi Fenerbahçe bu çocuğu? Altyapı koordinatörü Şenol Çorlu şu an ne düşünüyor acaba? Yahut Özgür'ün gönderilmesine tepki verebilmiş midir? Veremediyse, o zaman ne diye o koltuğu meşgul ediyor? Şekip Bey'le ilgili bir şey demek istemiyorum. O apayrı bir yazı konusu zaten.
1 Temmuz 2009 Çarşamba
YENİ SEZON FORMAMIZ BELLİ OLDU
HEY GİDİ SHEVCHENKO
İlk gidişinde kıyamet kopmuştu. İkinci kez ayrılırken yine kıyamet koptu ama onun için değil. Milan taraftarı Kaka'nın satılmasına isyan ederken onun takımdan ayrılmış olması teferruattı. Shevchenko'nun kariyer planlaması yıldız adaylarına ders gibi okutulacak cinsten. Çocuklarım ingilizce öğrenecek diye Milano'dan Londra'ya firar ederken Berlusconi, oğlunun eski nişanlısı Kristen Pazik'in kocasını bir fino köpeği gibi yönettiğini söylüyordu. İnsan sırf bu laf yüzünden dönmez yahu Milan'a! Milan'ın Rivaldo ile başlayan eski yıldızları toplama kampanyasında Ronaldo'dan sonra gelir Sheva. Chelsea ile yolları ayrıldı. İngilizlerin yılda 7 milyon euro verdiği golcüye bu rakamı ödeyecek kulüp sayısı Avrupa'da bir elin parmaklarını geçmez. Elbette ki fiyat kırmak zorunda. Muhtemelen Roma'ya imza atacak. Totti'nin yeni sözleşmesine 5 milyon euro yazdıran Roma ancak 3.5, 4 milyon euro verecektir ona.
BUNLARI DA TAKİP EDİN
Bu Blogda Ara
İzleyiciler
Blog Arşivi
-
▼
2009
(143)
-
▼
Temmuz
(29)
- Fenerbahçeli OlmakFenerbahçe kelimesini büyülü bul...
- FENERBAHÇE 2009 / 2010 SEZON FORMALARI
- HERKES HADDİNİ BİLECEK
- TEMMUZ AYI NAKLEN YAYINLAR
- CRISTIAN VE DOS SANTOS
- Vedat Okyar (1945 - 2009) Ölmez dediğimiz insanlar...
- DİREKLERİ DÖVDÜK
- KAVRULUYORUZ !
- EVLADIMA MİRAS BU SEVDA
- SEN ÖLDÜĞÜNÜMÜ SANIYORSUN ? (2) NUR İÇİNDE YAT ÜST...
- MOĞOLLAR
- SEN ÖLDÜĞÜNÜMÜ SANIYORSUN ?(1) NUR İÇİNDE YAT ÜSTA...
- USTALARA SAYGI 1
- KOLPA FERHAT
- HAFTANIN MOTORU
- Bu Maçı Alıcaz Başka Yolu Yok !
- Süper Lig 2009-2010 Fikstürü
- Bİİİ MARADONA YAPAR !
- YORUMSUZ !
- Fenerbahçe Barış Kupası'nda! :)
- LEFTER
- ELENA BAROLO
- KAPTANIN SEYİR DEFTERİ
- SERKAN ÖZSOY'DAN MAÇIN YORUMU
- BLACK STOCKİNG 2009
- SON SÖZÜMÜZ FENERBAHÇE
- ÖZGÜR ÇEK DEMİŞKEN SORMAK GEREK !
- YENİ SEZON FORMAMIZ BELLİ OLDU
- HEY GİDİ SHEVCHENKO
-
▼
Temmuz
(29)